İstanbul
26 Nisan, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.32
  • EURO
    43.77
  • ALTIN
    4105.0
  • BIST
    9.358
  • BTC
    92349.288$

İŞÇİLER SOLCULARI NEDEN SEVMEZ?

15 Mart 2025, Cumartesi 12:35

Ekşi sözlükte bu başlıkla bir “entry” açılmış.

Entry İngilizce giriş demek ve işçilerin kullanmadıkları bir kelimeyle kendimi ifade etmeye kalkıştığım için beni sevmemelerini doğal karşılıyorum.

Çünkü, solcular işçilerin kullanmadığı ve çoğunlukla da anlamını bilmedikleri kelimelerle konuşanlara yabancılık hissetmeleri doğaldır.

İşte, solcularla işçiler arasındaki ilk bariyeri öğrenmiş olduk.

Dil” bariyeri!

İşçinin, kendi dilini konuşmayan, konuşmayı beceremeyen ve üstelik işçinin da anlamayacağı bir dili konuşan solcuyu sevmemesi şaşırtıcı olabilir mi?

Çok enteresan bir sonuç çıkıyor, buradan.

Çünkü, özellikle de sosyalist örgütlerin geçmişine baktığımızda çoğunlukla entelektüel bir kesime hitap ettiklerini görüyoruz.

70’li yıllarda kısa bir süre Anadolu’ya da açılan sosyalist örgütler hem yeni bir dil geliştiremedikleri için ve hem de halkın sorunlarına “tek yol devrim” sloganı dışında çözüm bulamadıkları için tedricen yok oldular.

Geriye kalanlar da, İstanbul’da Beyoğlu, Kadıköy, Ankara’da Sakarya caddesi, İzmir’de Kıbrıs Şehitleri caddesi gibi lokal “sosyalist gettolar”a sığındılar.

Ancak, çok daha önemli bir sorun var:

Sosyalistlerin teorik olarak kendilerini bağlı olarak açıkladıkları Karl Marx ile bugün Türkiye’de kendisine sosyalist sıfatı takan örgütler arasında temelden bir nitelik farkı var.

Karl Marx (ve Friedrich Engels) daha “komünizmin el kitabı” sayılacak, yani teorik bir metin olmaktan çok herkesin anlayacağı bir dilde komünistlerin programını açıklayan “Komünist Partisi Manifestosu” başlıklı kitapçıkta “işçi sınıfının kurtuluşunun ancak kendi eseri olacaktır” öngörüsüne rağmen, Türkiye’de “halk için halka rağmen” anlayışının hakim olduğunu görüyoruz.

Üstelik, kimse de bu durumdan rahatsızlık duymuyor!

Bakın Türkiye’nin sendikalarına, hiç birisinde sosyalistlerin başarılı bir sendikacılık yaptığını göremezsiniz.

Hatta, daha da vahimi oldu; kendisini “radikal” tanımlayan bir DİSK üyesi sendikanın yöneticilerini işçiler değiştirerek, MHP’li yöneticileri seçtiler!

Yani, “devrimciliği” ile bilinen sendikalar konfederasonuna üye bir sendikanın yönetimine işçiler tarafından MHP’li yöneticiler getirilmiş!

DİSK ve sosyalistler bu gerçeği de saklayarak, kendi zavallı durumlarını örtmeye çalışırlar.

İşçi sınıfı ile bağı olmayan, bağ kurduğu yerde de tepki görerek radikal sağdan sendikacıları seçmesine neden olan solu kim sever?

Veya, neden sevsinler?

Türkiye’de işçi sınıfının sendikalaşma oranı ortalama % 10 civarında.

Sendikalarda örgütlenemeyen, ekonomik talepleri için dahi mücadele deneyimi olmayan bir işçi sınıfının sosyalistleri sevmesi için hiçbir geçerli neden olamaz.

Ama, tersinden bir yükümlülük söz konusudur.

Eğer, bir kişi kendisine sosyalist diyor ise, işçileri sevmek zorundadır.

Romantik bir aşktan söz etmiyoruz, elbette.

İşçi sınıfını seven sosyalist, önce işçilerin sendikalarda örgütlenmesi için mücadele eder. Sendikal örgütlenme oranını yükseltmeyi sevgisini ifade etmenin en yalın biçimine dönüştürür.

Danimarka’da % 66,5, İsveç’te % 64,9, Finlandiya’da % 60,3, Norveç’te % 49,2, İtalya’da % 34,4, Belçika’da % 26,3, Kanada’da % 25,9, İngiltere’de % 23,4 olan sendikalaşma oranı Yunanistan’da bile % 20,2 seviyesinde!

Hem solu ve halkın tepkilerini havuzlamaktan sorumlu CHP ve hem de kendisine övünçle “sosyalist” sıfatını verip, bir de diğer sosyalist örgütlerin neden “sosyalist değil ama hainler çetesi” olduğuna dair gündemleri boş kalmayan sözde işçi sınıfı örgütlerinin sendikalaşma ve sendikal mücadele ile hiç ilgilenmedikleri gün gibi ortada.

Uzun lafın kısası, solcuların işçiler tarafından sevilmeyişlerinin sebepleri yine kendileri ile ilgilidir.

Sadece bıçak kemiğe dayanıp, işçiler tarafından tepki verildiğinde fabrika önlerinde ortaya çıkan solcuların, bir de her şeyi bildikleri iddiası ile işçi sınıfına söylevler çektiklerini düşünün!

Aman Allah’ım; evlat olsalar yine de sevilmezler!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.